Hasan KAYA

Hasan KAYA

09 Temmuz 2024 Salı

Bu defa acının ve yıkımın adı: Deprem…                                                             

Bu defa acının ve yıkımın adı: Deprem…                                                             
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Evet, ateş belki de düştüğü yeri yakıyor ama bu karda kışta deprem ülkemiz insanın yüreğine kor gibi düştü ve kavurdu.

Tam kara kışta… Kara kışın ortasında… İnsanların evlerinde sıcacık yataklarında uyudukları sırada, akla gelmeyen başa geldi ve sabaha karşı yer şiddetle sarsıldı.

Türkiye 06 Şubat 2023 Pazartesi günü Cumhuriyet tarihinin en büyük depremi ile uyandı…

Karakış ve deprem…

İnsanların evlerinin içinde dahi üşüdüğü soğuk ve karakışta sarsıntı ile birlikte yalın ayak başı kabak bir kuru canı ile kendilerini dışarı attılar.

Kendini dışarı atanlar ile binası yıkılmayanlar biraz daha şanslıydı. Belki de alabildiği ihtiyaç duyduğu giyim kuşam için gerekli eşyalarını alabilmişlerdi. Binası çökenler ise kimisi göçük altında kaldılar ve korku ve ümit ile kurtarılmayı beklemeye başladılar…

Çaresizlik, korku ve ümit içinde beklemek, elini uzatıp hiç birşey alamamak, ihtiyacına ulaşamamak… Yan odadaki coçuğuna dokunamamak… Bağırsalar kimsenin duymadığı, duysa bile o anda gelip yardım edilmesinin mümkün olmadığı şartlar …  Tek çare gelip kurtarsınlar diye çaresizlik içinde beklemek… Beklerken de ardın sıra gelen artçılar… Sanki kıyametin provası gibi bir şey…

Çaresizlik içinde beklemek… Başka yapılabilecek bir şey yok…

Yardımlar da kuş değil ki hemen ulaştırasın… Kuş olsa bile ulaşması saatleri bulur…

TV’lerden “Son Dakika” anonsu ile depremin haberi duyurulmaya başlandığında insanlar uykuda olduğu için depremden ve deprem bölgesindeki acılarından çaresizlikten kimsenin haberi olmadı.

Acı haberi uyandıkları zaman öğrendiler. Acı haber ülkeye dalga dalga yayıldı. İnsanlar TV ‘den deprem görüntülerini ve kurtarma çalışmalarının görüntüleri ile buz kestiler. Kendilerinin belki yeni haberi oluyordu ama devlet deprem mahalline ulaşmış, kurtarma çalışmalarına başlamıştı…

TV karşısındaki insanlar; acıyı, sızıyı ta içlerinde hissettiler ama deprem bölgesindeki insanlar bu acıyı bizzat yaşıyorlardı…

Çok küçük mini minnacık trol olmayan azgın troller ise yalan ve dezenformasyon için klavyelerini yalamaya başlamışlardı bile… Eleştiriden, sivil itatsizlik ve güvensizlik yaratmaktan, bulanık suda balık avlamaktan başka bildikleri tek şey olan Milletin can derdine düştüğü bir zamanda onlar halkın acıları ve çaresizlikleri üzerinden çıkar devşirme gayretine başlamışlardı…

Bu defa halktan  onlara ve onların yalan haberlerine aldıran olmadı… Milletin trol olmayan azgın trollerin yalanlarını, dolanlarını, düzmece haberlerini çekecek hiç hali yoktu…

Bütün Türkiye tek vücut olmuş ve dost ve kardeş ülkeler deprem bölgesindeki kardeşlerinin derdi ile dertleniyor ne yapabilirizin derdinde çareler arıyordu…

Kurtarma çalışmalarında göçük altındaki insanların kurtarılması görüntüleri ile organize ve koordineli bir şekilde yapılan çalışmalar   insanımızın içini ısıtıyordu…

Ülkemiz insanı alicenaplığını, kadirşinaslığını ve ülkenin birlik ve beraberliğine verdiği önemi bir kere daha dosta düşmana gösterdi… Güzel insanların hepsi ruhları ve düşünceleri ile deprem bölgesinde ve devletinin yanındaydı.

Ülkenin her bir yanından kimi iş adamı iş makinasını, kimisi de yiyeceğini ve giyeceğini gönderme telaşı içindeydi. Kimisi depremzede kardeşine evini açtığını duyurdu… Belediyeler, halk, kurumlar herkes ama herkes deprem bölgesinde kardeşinin yardımına ulaşmak için bir gayretin içindeydi.

Yıllarca Türk halkı hiçbir işi beceremez diye lanse edilen kompleksin psikolojik duvarı yıkılmış ve Türkiye’nin büyük devlet olduğu, halkının da birlik ve beraberlik içinde birbirine nasıl kenetlendiği tescillenmişti.

Yaşanabilecek  herhangibir doğal afet sonrasında devletim en kısa sürede benim yanımda olacak güveni vatandaşa verilmişti.

Kurtarma ekibi “sessizlik” diye bağırdığı zaman herkesin sustuğu, yağma ve talanı önlemek için güvenlik güçlerinin sahayı ablukaya almasındaki tertip ve düzen gözlerden kaçmıyordu…

Toplanma alanları, camiler, cem evleri, depremzedelerin toplanması ve bölgedeki fırınların halkın ihtiyaçlarının giderilmesi için hazır hale getirilmişti…

Keşke deprem olmasaydı ama deprem ülkemizin gerçeği…Şimdilik erken uyarı ile de ne zaman olabileceğinin kestirilmesi ve engellenmesi mümkün değil… Bu nedenle de tedbirler ile can ve mal kaybını en aza indirmek birde böylesi ortaya çıkan durumlarda en iyi şekilde organize olarak olaya en kıssa zaman da ve en iyi şekilde müdahil olmak gerekiyor…

İçimiz yanıyor mu evet çok yanıyor ama ülke insanı doğusu-batısı; kuzeyi-güneyi ile birlik ve beraberlik içinde olduğu müddetçe yaralar sarılacak ve acılar paylaşılacaktır…

Geçmiş olsun Türkiye’m…

 

 

Tanıtım yazısı paketleri - Su arıtma cihazı - kişisel blog - nakliyat - nakliyat - İstanbul evden eve nakliyat - en iyi evden eve nakliyat