09 Temmuz 2024 Salı
Srebrenitsa ve benzeri katliamlar unutulmuş olduğu ve ders alınmadığı için İslam coğrafyasındaki Srebrenitsa ne ilk ne de son katliam olmuştur…
Çünkü güçsüz, başsız, darmadağın; kendi iç sorunları ile uğraşmaktan, başını kaldıracak gücü ve mecali kalmamış Ümmeti İslam’ın her karış toprağı bir şekilde sömürge haline getirilmiş ve istila edilmiş, beyinlerde esir edilmiş olduğu için İslam coğrafyasının hali içler acısı vaziyettedir.
İslam coğrafyasının bu günkü ahvalinin resmi çizilmek istenilse hiçbir tuval ve manzara ile bunun resim edilmesi mümkün değildir.
Kelimeler ile betimlemeye çalışıldığında ise yıkılmış evler, viran olmuş beldeler, çoraklaşmış topraklar, talan edilmiş yurtlar, her taraftan yokluğun ve yoksulluğun lime lime döküldüğü insanlar, kucağında çoluk çocuğu ile yerini yurdunu terk etmiş, çaresizlik içinde meçhule göç eden yalın ayaklı gözü yaşlı analar…
Yer altı ve yer üstü zenginliği ile aktif ve genç nüfusa sahip İslam coğrafyasının bu günkü hali bir kader midir? Yoksa sebep sonuç ilişkileri içinde tarihin gizli sayfalarında kalmış bir teslimiyetçiliğin ve sömürü düzeninin, tavşan yüreği yedirildiği için kendi gölgesinden korkan, bunun yanında kendi içinde olduğu zaman vahşileşebilen bir toplum psikolojisinin sonucu mudur?
Sebebi her ne olursa olsun, bugünkü sonucun yegâne sorumlusu bizleriz. Yani Müslümanlar. Başka sebeplere sarılmak bahane bulma kolaycılığından başka bir şey değildir.
İslam Dünyası için kâbus, Birinci Balkan Harbi (7 Ekim 1912- 30 Mayıs 1913) ve Birinci Dünya Savaşı (28 Temmuz 1914 -11 Kasım 1918) ile başladı.
Balkanlar, Kafkas ve Asya’daki diğer Türk ve Müslümanlar içinde katmerli yıkım ise Bolşevik devrimi ile başladı.
Komünist sistem kurulur iken milyonlarca Müslüman-Türk katledilmiş, yerinden yurdunda sürülmüş, malları ellerinden alınmıştır.
Aradan yüz yıl geçmeden hürriyet eşitlik, bağımsızlık yalanları üzerine kurulan Komünist sistemin işkembesi dağılış domuz leşi gibi etrafa dağılması sonucu kabak yine Müslümanların başına patlamış bütün Demirperde ülkelerinde Srebrenitsa benzeri katliamlara neden olmuştur.
Srebrenitsa da yaşanan silahsız, masum, savunmasız, kadın, erkek, çocuk olmak üzere 8372 Müslüman vahşice öldürülmesine sessiz kaldığı gibi, Demirperde ülkelerinden, Afganistan, Çeçenistan Abhazya, Romanya, Bulgaristan, Arnavutluk, Yugoslavya’nın diğer bölgelerindeki çocuk, erkek, yaşlı kadın insanlık dışı bir zulme maruz kalmasına tecavüze uğramasına öldürülmelerini de görmezden duymazdan geldikleri gibi bizzat katliama yardım ve yataklık ettiler.
Komünist ve Kapitalist olarak iki kutuplu olarak düzenlenen eski düzeni hem kurulurken olduğu gibi yıkılırken de bedel ödeyen, öldürülen yerlerini yurtlarını ve canlarını kaybeden Müslüman Türkler oldu.
Şimdide iki bloklu dünya düzeni çöktüğü için Ortadoğu eksenli İsrail merkezli yeni bir dünya düzeni kurulmaya çalışılıyor…Arap Baharı adı altında ilk sahnelerini Cezayir, Fas, Mısır’da gördüğümüz, gezi benzeri kalkışma ile ülkemizde de ilk sahnesi gösterime giren kalkışmaları ile Irak ve Suriye’nin parçalanması planları ile devam eden gelişmelere şahit oluyoruz.
Ülkemizde de ve birçok ülkede yeni dünya düzeni için gerekli rötuşlar iç savaşlar, kalkışmalar ile kanla yerli argümanlar ile kurgulayan küreselcilerin faaliyetlerine şahit oluyoruz.
Bosna’da Sırplar, tarafından katliam planları yapılıyorken, dağıtılan Yugoslavya Milli Ordusundaki silahlar Saraybosna sokaklarından geçirilip muhasara altına alırken Boşnaklar her şeyden habersiz evlerinde TV’ seyrediyorlar günlük yaşantılarına devam ediyorlardı.
Günümüzde de sınırların olmadığı yeni bir dünya düzeni kurumaya çalışılıyor. Ortadoğu eksenli, İsrail merkezli yeni bir dünya düzeni için köşe taşları döşeniyor.
Bu nedenle sosyal ve politik gelişmelere birde bu cepheden bakın derim. Ki İslam coğrafyasında bir daha Hama, Srebrenitsa benzeri katliam ve soykırımlar yaşanmasın.