09 Temmuz 2024 Salı
Kimine göre 150 yıllık özlem, kimine göre de Siyasal İslam’ın 70 yıllık inadı olarak değerlendirilen Taksim Camisi nihayet 28 Mayıs 2021 Cuma günü ibadete açıldı.
10 Sinagog, 14 Kilisenin bulunduğu Taksim’de camiye ihtiyaç olduğu bilinen bir gerçek ve çok uzun yıllardan beri dillendirilen bir özlemdi. Buna rağmen yakın tarihimizde Menderes, Demirel, Özal ve Erbakan’ın Başbakanlıkları döneminde Taksim’e cami yapılması girişimleri, ikisi kanlı canlı biri de postmodern olmak üzere yaşanan üç askeri darbe ile hükumetlerin alaşağı edilmesi ve diğer Saiklerin akıl almaz, düzmece entrikaları ve inatları
ile Taksime cami yapımı el birlik engellendi.
Bu gibi nedenler ve çeşitli engellemeler ile uzun süre sürüncemede kalan Taksim Camisinin ibadete açılması milliyetçi/muhafazakâr kesim başta olmak üzere halkın büyük çoğunluğu tarafından sevinçle, özde sosyal demokratlar tarafından da anlayış ile karşılandı. Aslında ülkemiz rahat bırakılsa, toplum arasında fitne fücur çıkarılmamış olsa halkın arasında bugün suni olarak gündeme getirilen ayrılık ve gayrılıkların hiçbiri yaşanmayacaktır.
Toplumumuz arasındaki hoşgörü ikliminde kimse kimsenin inancına, siyasi görüşüne, yaşam tarzına ve ibadetine, mabedine karıştığı; sorun ettiği yok. Halkın arasındaki bu hoş görü anlayışını toplumun en küçük nüvesi aileden
başlamak üzere, toplum yaşamının her safhasında görmeniz mümkündür. Aile için de anne başörtüsüz iken kız başörtülü veya kızın başı açık iken anne başörtülü yaşam tarzını benimsediğine şahit oluyorsunuz. Bunun yanında bazen baba ile oğul taban tabana zıt görüşte olabiliyor veya aile bireylerinin her biri değişik siyasi görüşleri savunup, farklı yaşam tarzını benimseyip değişik partilere oy verebiliyor.
Türk toplumunun genlerindeki uzlaşı, hoşgörü, birliktelik; birilerini rahatsız ettiği, siyasi çıkarlarına tezat teşkil ettiği için ülkemizin birlik ve düzenliği hedef alındı, bozulmaya çalışıldı, bıkıp usanmadan da çalışılıyor.
Bunlar yapılırken de yalan, kumpas, sınır tanımayan, gayri ahlaki, kirli, iğrenç, çirkin, zorba kara propaganda ile algı operasyonları yapılıyor. Eskimiş, bayatlamış, deşifre olmuş; kabak tadı vermiş çirkin provokasyon senaryolarını
temcit pilavı gibi tekrar tekrar gündeme getirmekten ne bıkıyor ne utanıyor ne de usanıyorlar…
Halkın büyük çoğunluğu ülkemizin etrafında dönen/döndürülen bütün entrika ve fırıldakların farkında ve olanları yakından izliyor. Kim kimin ağzı ile konuştuğunu, kimin gizli dehlizlerde kimler ile buluştuğunu biliyor, sessizce
gözlemliyor, izliyor, dinliyor…
Hangi haber sitesinin, hangi görsel ve basılı yayın organlarının kimin tarafından kurulduğunu, finanse edildiğini, kim kimin hangi nedenlerle borazanlığını yaptığının, hangi kanalın hangi korona aşısının reklam yüzü
olduğuna ve kimin neden konuştuğunun kiminde neden sustuğuna kadar bütün gelişmelerin hepsinin farkında.
Halkı algıları ve yalanları ile aldattıklarını düşünenler yanılıyorlar, bunu da kendileri çok iyi biliyorlar. Halkın nezdinde ki itibarlarının sıfır olduğunu görmezden, bilmezden geliyor taklidi yapıyorlar ama halkın kendilerine nasıl bir göz ile baktığını, ağırlıklarının halkın terazisinde kaç gram çektiğinin farkındalar.
Bütün bunları bildikleri ve yaptıkları her türlü kumpas her seferinde deşifre olduğu halde varoluş sebepleri nedeni ile beyhude bu gayretlerinden bir türlü vaz geçmiyorlar/geçemiyorlar. Halkın değerleri üzerinden yaptıkları
provokasyonlar, algılar, düzmece yalan ve çarpıtma haberler ile halkı kutuplaştırmaya devam ediyorlar.
Deşifre olduk, bütün kumpaslarımız meydana çıktı, boşa gitti diye mahcup olup, vazgeçecekleri ve kabahatleri ile oturacakları yerde daha çok hırçınlaşıyor ve aynı yerden tekrar tekrar inatla saldırmaya devam ediyorlar.
Alevi-Sünni, Kürt- Türk, Cami-Kilise, Tarikat-Şeyh; Hutbe-Kılıç, Polis-Bekçi- Asker ve Atatürk’ün şahsı ve değerleri üzerinden ürettikleri çakma, “demek istedi” diye niyet okumaya dayalı senaryo haberler ile toplumu germeye ve
korku pompalamaya devam ediyorlar.
Bu nedenle bu gibi art niyetli kimselerin değirmenine su taşımamak ve lades dedirtmemek adına halk olarak bu tür provokasyonlara karşı uyanık olmamız, dikkat etmemiz ve en önemlisi de alet olmamamız gerekiyor.