11 Eylül 2019 Çarşamba
Gelişen teknolojiyle hemen hemen her yerde kullandığımız internet, uzakları yakın eden yanı ile gözümüzü boyamayı başarmıştır. Tek tuşla dünyanın bir ucunu görebildiğimiz, oradakilerle konuşabildiğimiz,düşününce mantıksal olarak daha fazla kişiyle iletişim halinde olabileceğimizi göstermektedir.
Peki daha fazla kişiye ulaşabiliyorsak, son araştırmalara göre kalabalıklar içinde kimler? Yolculuk esnasında bazen 9 saat yan yana gittiğimiz insanlarla göz göze bile gelmeden telefonlarımıza sarılmamızın sebebi insanlardan uzak durmak isteyişimiz mi,yoksa kendi yanlızlığımıza sosyal medyadaki kimliğimizle bir kılıf bulmamız mı?
Bu işte bir terslik var yani….Sosyal medyada binlerce arkadaşı! olan insan,gerçek hayatta kapı komşusunun adını bile bilmiyor…Bu iletişim kopukluğu değil de nedir?
Reyting sonuçlarına göre izlenme oranı tavan yapan programlara bakıldığında aile,sevgi,arkadaşlık açlığımızı doyuran programların ön planda olduğu görünüyor.Demek ki eksik olan bir şeyleri sanal ortamda tamamlamaya çalışıyoruz…
Eskiden olduğu gibi komşumuzla,arkadaşımızla yüz yüze konuşsak ,o telefonları ,tabletleri elimizden bir an bırakabilsek ….Belki o zaman birbirimizi daha iyi anlayabilirdik… Kalabalıklar içinde yanlız kalmazdık…
Ama insanoğlunun huyudur bu… ‘suyunu çıkartmak’… Ya bir tadında bırakın.. Gelişmek için,öğrenmek için kullanın teknolojiyi… Elin Avrupalısı uzaya giderken,biz de arkalarından telefonlarımızla ancak’el sallayan emoji göndeririz.
Selimiye Cami’nin Kusuru
Dönemin padişahı 2.Selim‘in gördüğü rüya üzerine Mimar Sinan‘a yaptırdığı Selimiye Cami, dünyada eşi benzeri olmayan tek mabedtir. Yıllara meydan okuyan ihtişamı ve sağlamlığıyla tüm dünyanın hayranlığını kazanmış olan Selimiye Cami’nin baş mimarı Mimar Sinan elli yaşından sonraki hayatına 500’den fazla eser sığdırmıştır.
Bu eserlerden en önemlisi olan Selimiye Cami, Mimar Sinan’ın en büyük hayalini gerçekleştirdiği eserdir.Peki bu en büyük hayal neydi?
Nasıl olmalıydı?
O güne kadar en büyük kubbeye sahip olan Ayasofya Cami Mimar Sinan’ın uykularını kaçırmaya yetmişti. Ayasofya Cami ‘nin kubbesinden büyük bir cami yapmak ve Türk mimarisinin en iyisi olduğunu tüm dünyaya göstermekti.İçine girildiğinde herkesin birbirini ve vaaz kürsüsündeki kişiyi rahatlıkla görebileceği ,ortasında görüşü kapayacak bir engel bulunmayan ,dev kubbeli bir eser ortaya koymak o‘nun bu hayalini açıklamaya yetiyordu.
Uykusuz gecelerin ve gündüzlerin ardından hummalı çalışmaları meyvesini vermişti.Sekiz büyük ayağın üzerine 32 metre çapında dev kubbeyi oturtarak, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük mimari eserini meydana getirmiştir.Bu eser sadece kubbesiyle değil,avlusundaki eşsiz şadırvanı,sütunların üzerindeki mısır mimarisinde kullanılan lotus figürünün güzelliği,her ince ayrıntısında farklı bir estetiği barındıran yapılar ile de dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştı.
Mimari dehası kadar manevi kişiliği ile de ön plana çıkan Mimar Sinan’ın anlayışına göre ‘kusursuz olan yaratıcıydı. Kul kusurlu olmalıydı’.Bunun üzerine kusursuz olan Selimiye‘nin tam ortasına 12 mermer sütun üzerine oturttuğu,altında sekiz ayaklı Selimiye‘nin küçültülmüş bir örneği olan şadırvanı bulunan, müezzin mahfilini yaparak eserini kendisine göre ‘kusurlu’ hale getirmiştir. Elma ağacından yapılan üst kısmına merdivenlerle çıkılan müezzin mahfili,kalem işlemeleriyle de dikkat çekmeyi başarmıştır.Sütunlarından bir tanesinde ‘ters lale’figürü de bir çok defa yanlış anlatımlarla gündeme gelmiştir. Figürle alakalı gerçek olay; Selimiye’yi yaptığında 84 yaşında olan Mimar Sinan yanında torunu Fatma’yı da getirmişti. Sekiz yaşlarında olan torunu Fatma Edirne de hastalanıp vefat etmişti.Bunun üzerine Fatma’nın sandukasının üzerine boynu bükük bir lale figürü yaptırmıştı.Torununun ölümüne çok üzüldüğünü gören Sinan’ın öğrencileri sütunlardan birinin üzerine lale figürü işleyerek, her daim torunu Fatmayı hatırlamasını sağlamışlardı.
Aynı mahfilin altında bulunan ,bir çok Osmanlı eserinde görülen ‘çarkıfelek motifi’de burada görülmektedir.Mimar Sinan’ın ‘kusur’ olsun diye caminin tam ortasına koyduğu müezzin mahfili tüm dünyaca hayranlıkla incelenmiş ve mükemmeliğin yansıtıldığı bir eser olarak kabul görmüştür. O’nun kusurlu gördüğü,dünyanın ise hala çözemediği tekniklerle yapılan Selimiye Cami,hiç bir zaman kendini bile tekrar etmeyen Mimar Sinan’ın maneviyatının başarılarından çok daha önde geldiğinin kanıtıdır.
Elif Özcan