09 Temmuz 2024 Salı
Oldu olacak, geldi gelecek, diye yıllardan beri konuşulan İstanbul
depremi ilk uyarısını verdi. Yıllardan beri felaket senaryoları üretildiği için deprem fobisi yaşayan İstanbul halkının kimisi şehri terk etti, kimisi de evlerine girmiyor. Halk çoluk çocuğunun ve canın derdine düşmüş, evlerine giremiyor, sokaklarda yatıp kalkıyor.
İstanbul halkının kendisine hizmet etsin diye seçtiği, zor zamanında görmek istediği İmamoğlu, depremden koordinasyonu sağlamak üzere Ankara’dan Cumhurbaşkanı Yarımcısı, İçişleri Bakanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı geldiği ve Valilik Makamında yapılan kriz masası toplantısına çağrılmadım, işim vardı gibi türünden mazeretler ile kriz toplantısına katılmadı.
Sonrasında da, kanal kanal gezip yalan yanlış, doğru olsa bile halkın paniklememesi için paylaşılmaması gereken bilgiler ile oy devşirmeye çalışması gerçekten kabak tadı verdi.
Yeter artık, gerçekten yeter Sayın İmamoğlu. Siz İstanbul Büyükşehir Belediyesinin meclis çoğunluğu olmayan Başkanlığını kazandınız.
İstanbul Şerifi veya Eyalet Başkanı olmadınız. Artık bu ülke de bir
hükümetin ve işleyen kurumların olduğunu, ülkedeki diğer 29 büyükşehir belediye başkanı gibi olduğunuzu kabul edip, kafanızın içinden seçilmeyi düşündüğünüz görev hayali ile gezmeyi bırakıp, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını, kanun, tüzük, genelge ve devlet geleneklerine göre görevinizi yapın.
Türkiye Devleti Cumhuriyeti köklü bir devlet geleneğine sahiptir. İller de 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu ile yönetilmektedir. Bu kanun gereği il, büyükşehir vasfında olsa da en üst makam, Valilik Makamıdır. Kriz hallerinde, kriz masası da Valinin başkanlığında yürütülür ve koordine edilir. Deprem ve Sel gibi doğal afetlerde, sağlık, güvenlik, önlemlerinin alınması gerektiği için belediye hizmetleri dahil olmak üzere bütün kurumların en üst yöneticilerin eksiksiz katılımı ile yapılır.
Bu nedenle de, İstanbul’da deprem ile ilgili krizi yönetmek için
Cumhurbaşkanı Yardımcısı, İçişleri ve Çevre ve Şehircilik Bakanı geldiği için, kriz koordinasyonu yürütme yetkisi en üst bu makam sıfatı ile Cumhurbaşkanı Yardımcısına geçmiştir.
Kriz masasında görevli olan her kurum, kriz halinde krizin çözümüne yardımcı olmakla mükelleftir. Üyesi olduğu İstanbul deprem krizinde, krizi çözmekle görevli olan İmamoğlu kriz çıkarmayı başarmıştır.
Çağrılmadım dediği toplantısına, çağrı yapıldığı ortaya çıkınca bu defa işim var mazereti ile toplantıya katılmadığı, yerine de kanun ve devlet geleneğine uymayan bir şekilde genel sekreter yardımcısı ve daire başkanı ünvanlı personeli göndermesi ortaya çıkmıştır. Bu hem İstanbul halkına, hem devletin hiyerarşi geleneğine uygun olmayan, hakaret içerir bir davranıştır.
Seçim çalışmalarında Ordu Havalimanında yaşanan, devletin valisine, “Basit”- “İt” tartışması ve İstanbul’u sel bastığında, Bodrum tatiline çıkan, Kayyum ataması yapılan illere ziyarete gitmesi ile başlayan siyaseti germe çalışmaları sonrasında, İstanbul’da yaşanan depremde yaşanan kriz masası krizinde, kriz zamanlarında tatil git diyesim geliyor.