13 Temmuz 2024 Cumartesi
Şahsiyet Dizisi, Ay yapım prodüksüyonu, başrollerde Haluk Bilginer (Agah Beyoğlu), Cansu Dere ve Şebnem Bozoklu gibi isimlerin yer aldığı, senaryosunu Hakan Günday’ın kaleme
aldığı bir ONUR SAYLAK dizisi…
Başak Dizer Tatlıtuğ’un mükemmel kostüm seçimi (Agah Beyoğlu’nın desenli ve renkli çorapları ve tam bir İstanbul beyefendisi tarzı…) Alzhemir hastası olan Agah beyin günlük yapılacaklar listesi şu şekilde işliyor:
1- Kırmızı kalem al. 2- Nazif’i öldür.
Türkiye’deki toplumsal sorunların her birine bu kadar incelikli dokunan bir dizi daha
yok.
—-(Dikkat “spoiler” içerir !)—-
Tıpkı “Bomba patlıyor 50 kişi ölüyor panik olmuyorsunuz; tek tek ölünce mi panik oluyorsunuz?” gibi, tıpkı toplumdan dışlanan insanların yakılarak öldürülmesi ve Madımak’a gönderme
yapılması gibi, tıpkı seviyorum aşığım adı altında karısına- sevgilisine şiddet uygulayan, işkence yapan veya öldüren erkeklerin mahkemede kravat taktı diye iyi halden serbest kalması gibi (”Sakın bana ben de sevdim deme. Seninki sevgi değil, hınç. Hınçla sevilmez. Yok haksız tahrik, yok iyi hal… İndire indire bir madalya takmadıkları kalmış sana. Her zamanki gibi gereği düşünülmüş de gereği yapılmamış o mahkemede.”) tıpkı genç ve bekar kadının toplum baskısı altında uğradığı psikolojik şiddet gibi, tıpkı iş hayatında kadının gördüğü cinsiyet ayrımcılığı gibi, tıpkı transların yalnızlaşması gibi… Bagajdaki dini malzemeler sayesinde güvenlik görevlisinin Agah’a(Haluk Bilginer) “Kusura bakma hacı amca” deyip fazla zorlamadan salması da bana kalırsa bir sosyal mesajdır. “Dindar adamdan zarar gelmez” mantığıyla serbest bırakılan Agah’ın bagajında bir ceset vardı. Din kisvesi altında birçok pis iş yürütüldüğüne de bir gönderme buydu…
Ayrıca Türk siyasetinde medyaya yapılan eleştiri de bu sözlerle vurgulanıyor…
“Görüyorsun işte, benim yaptığım iş bu. gösteri işindeyim ben aslında ve bu gösterinin bir tane amacı var, o da unutturmak. Unutturma sektörü aslında yani… Diyelim bir yerde bir katliam oldu, bir suikast oldu ama faili meçhul kaldı, ben bunu
unutturuyorum. Çok büyük bir yolsuzluk oldu, yapan belli her şey belli, ben onu da unuttururum. Buluyorum senin katil hikâyesi gibi bir şey, masal gibi anlatıyorum.
Herkes oturup ağzı açık dinliyor. O katil yakalanıyor başka bir katil ortaya çıkıyor, o yakalanıyor başka biri çıkıyor, o yakalanıyor başka biri… Yok, ben onların da hikâyelerini anlatıyorum. ama ne yapmıyorum biliyor musun? Herkesin belinde nasıl bu kadar ruhsatlı silah olabiliyor? Nasıl oluyor da insanlar bu kadar kolay silaha ulaşabiliyorlar, asla bununla ilgili haber yapmıyorum. eğer bir silahı unutturmak istiyorsan, o silahın kimi vurduğunu anlatacaksın.”