Karyowski

Karyowski

13 Temmuz 2024 Cumartesi

Bir Biyoloji Öğrencisinden…

0

BEĞENDİM

ABONE OL

1- merhaba kaç yaşındasın. Nerde okuyorsun ve lindans master eğitimlerin neler. Yaşadığın şehir.

Merhaba, Ben Özge. 25 yaşındayım. ODTÜ Biyolojik Bilimler Fakültesi Biyoloji bölümü mezunuyum. Şuan Almanya Jena şehrinde Friedrich Schiller University Jena’da Master of Molecular Life Sciences okuyorum. Her iki eğitimimin dili %100 ingilizce.

2- biyoloji okumaya nasıl karar verdin. Mutlu musun? Bu bölümü yazmak isteyenlere Önerilerin neler. Bölümün avantaj ve dezavantajlarından kısaca bahseder misin?

Biyoloji okumaya lisede karar verdim. Eğlendiğim ve yapmak zorunda olduğum için değil, severek dinlediğim için biyoloji ve kimya ile ilgili bi bölüm okumak istediğime karar verdim. Sayısalcıydım ama fizik hiç sevmiyordum, bu yüzden asla mühendislik düşünmedim. ODTÜ Biyoloji ilk tercihimdi, hatta ikinci tercihim ODTÜ kimyaydı. Sanırım her türlü temel bilim okumak istedim 😂. Bu bölümü yazmak isteyenlere önerim gerçekten ilgileniyorlarsa seçmeleri gerektiği. Ne alanda olursan ol okumayı çok sevmek gerekiyor ve sürekli araştırmak, sorgulamak gerekiyor. Neden, ne için, nasıl… Bilim sürekli geliştiği için senin de kendini güncel tutman ve sürekli geliştirmen gerekiyor. Not düşmem gerekiyor ki özellikle bunun için ingilizce çok önemli. Bilimin ortak dili ingilizce ve kapsamlı bir litaratür taraması için ingilizceye hakim olmak gerekiyor. Bu sadece biyoloji için değil, diğer bilimler için de geçerli. Her öğrenci gibi sınav dönemi ben neden okuyorum sorgulaması yapsam da, bugün baştan tercih yapsam gene aynı bölümü seçerim. Laboratuvar ortamını, deney yapmayı ve araştırmayı seviyorum.

Bölümüm en büyük avantajı tabii ki temel bölüm olduğu için sonrasında yönelebileceğin çok fazla alt birimi olması. Mikrobiyoloji, moleküler biyoloji, immunobiyoloji, nörobiyoloji, ekoloji, bitki genetiği, biyoinformatik… Akademi dışında hastane laboratuvarları, genetik tanı merkezleri, klinik araştırmalar, ilaç firmaları gibi farklı yönlerde de çalışma imkanları var.

Dezavantajı sanırım biyoloji bölümü dediğin zaman insanların temel bilim olarak bilmemesini, yeterli önemi görmememiz, iş bulmanın her zaman kolay olmaması gibi sebepleri sayabilirim. En çok aldığım sorulardan biri ‘’bitirince öğretmen mi olacaksın?’’ mesela. Formasyon ile öğretmenlik alanına da yönelebiliriz tabii.

3- iş alanları nasıl. Türkiye Almanya ve genel dünya ülkelerinde çalışma alanları neler ve şuan en popüler uzmanlıklar hangileri.

Sanırım bi üst soruda buna biraz cevap vermiş oldum. Akademide devam eden arkadaşlarım olduğu gibi direk çalışmaya başlayan veya alan değiştiren arkadaşlarım da oldu. Şuan koronadan dolayı en popüler alan viroloji ve immunoloji olabilir 😂😂 Biyoinformatik, biyoistatistik yükselen alt dallardan diyebilirim. Türkiye’de maalesef ekonomik olarak yeni mezun maaşları Almanya ile kıyasladığımda çok düşük. Bunun bir sebebi de içinde bulunduğumuz ekonomi, bu artık maalesef döviz kazanmıyorsanız tüm meslek grupları için bi eksi. Almanya’da iş aramak isteyen olursa almanca çok büyük bir ihtiyaç, biyolojik bilimler mezunu vb kriterlerin hemen altında ileri seviye almanca ve ingilizce isteniyor.

4- ODTÜ ve şuanki okulunun eğitimini nasıl yorumluyorsun. Farklılıklar neler. Nelerin değişmesini istersin.

ODTÜ eğitimim moleküler biyoloji ve genetik ağırlıklıydı. ODTÜ’de son sınıfta yüksek lisans seçmeli dersleri almıştım ve daha spesifik alanlarda makale odaklı ve genelde deney dizayn ettiğin aslında lisansta öğrendiğin teoriyi nasıl uygulaman gerektiğine yönlendiren derslerdi. Molecular Life Sciences genel bir program ve 4 dönemden oluşuyor. İlk dönem sadece dersler var, ikinci dönem ders ve pratik karışık, üçüncü dönem 3 aylık 2 ayrı staj var ve son dönem tez dönemi. Programın ilk dönemi 3 dersim vardı fakat bu üç dersin her bir 3 ayrı derse ve 1 seminere bölünmüştü. Kısaca 12 farklı ders alıyordum. Bitki, sistembiyoloji ve gelişimsel biyoloji benim üzerine çok düşmediğim alanlardı. Benim seçmeli olarak aldığım ve üzerine düştüğüm derslerin hepsi 12 dersten sadece 4 tanesiydi 😅. Bi anda kendimi bir yanda alg isimleri, özellikleri ezberlemeye çalışırken bi yanda diferansiyel denklemleri anlamaya çalışarak bulduğum için değiştirmeyi düşündüm 😂. İlk dönemin değişmesini isterdim, benim için çok ayrıntılı ekstra ezber yapmak zorunda olduğum bi dönemdi. Bu arada her yüksek lisans programı aynı değil, mesela Köln’de okuyan arkadaşlarım ilk dönemlerinden itibaren farklı lablarda rotasyon yaparak ilerlediler. İlk dönem geçince rahatladım diyebilirim, 2. dönem seçmeli dersler seminer ve pratik üzerin kurulu ve kesinlikle daha eğlenceli. Pandemiyi de işin içine katınca zorluydu ama şuan mutluyum.

5- Almanya’da yaşa nasıl. Ne kadar süredir ordasın. Sosyal hayal. Bürokrasi. Sağlık. Kültür vs nasıl. Alıştın mı alışman me kadar zaman aldı.

Ekim 2019da geldim. Almanyada yaşam başlarda zordu. Hem kampüs yaşamını ve arkadaşlarımı özlüyordum hem de ailemi. Kışın hava sürekli karanlık ve soğuk olduğu için çok etkilenmiştim. Hava 8.15den sonra mı ne aydınlanıp 15.30/16.30 gibi kararıyordu. Üstüne dersler sabah 8de başlıyıp ve 6da bitince güneş görmedim diyebilirim. Yaz da tam tersi gün daha uzun. Pazar günleri ne olursa olsun tüm marketler kapalı. İlk başta çok garip gelmişti ama şuan alışverişimi cumartesiden halletmeye çalışıyorum. Okula dönemlik 200-250 euro bir harç ödüyoruz ve bu öğrenci kartımızı Thüringen eyaletinde ki tüm toplu taşıma araçlarını, eyalet içinde ki şehirlerarası trenler, otobüs, tramway vs, kullanmamıza olanak veriyor. İlk başlarda bilet almadan binmek garip geliyordu ve içimde sürekli ya bi sorun çıkarsa hissi oluyordu. Onun dışında burada toplu taşıma ve bisiklet kullanımı çok fazla. Çocuklar yürümeden önce bisiklet binmeyi öğreniyorlar diyebilirim. İlk başta her yerde bisiklet olması garip geliyordu. Başlarda bisiklet yollarını unuttuğum için yolu kapatıyorum diye çok fazla zil çalındı. 1 buçuk yılın sonunda alıştım diyebilirim.

Buraya gelirken sosyal hayat ile ilgili çok çekincelerim vardı. Öğrenci şehrinde olduğum için mi bilmiyorum ama dil olarak zorluk yaşamadım. Az buçuk almanca da öğrendim tabii. Küçük bi şehir ve aslında herkes herkesi bi yerden sonra tanıyor. Yurtta kalıyorum ve farklı ülkelerden çok güzel insanlar tanıdım. Bilmediğim çok fazla kültür varmış ve her tanıştığım arkadaşım sayesinde sürekli kültürel yeni bir şey keşfediyorum. Farklılıklar olduğu gibi benzerlikler de çok. Mesela babanne anane evi burda da, Hindistan’da da, Portekiz’de de tok olmanın asla kabul edilmediği bi yer 😂. En büyük şaşırdığım şeylerden biri bizde ki gibi okul, iş telaşları burada daha az. Şuana kadar liseden sonra veya üniversitede okurken 6 ay-1 yıl ara vermemiş bir Alman tanımadım. Bu ara verdikleri zamanlarda dünyayı gezmişler, work and travel yapmışlar, uzun süreli başka ülkelerde yaşamışlar. Türkiye’de de gezen çok fazla insan var tabii ki ama geneli oluşturmuyorlar ya da benim çevremde çok yok.

Almanya’da ki en büyük uğraşlardan biri bürokrasi. Burada her şey belge, ve her şey ıslak imza ve postayla. Mesela ilk geldiğimde banka hesabı açtıracağım. Online form doldurdum bankaya gidip yüzyüze imza vs hızlıca bitcek sanıyorum. Bitmedi. Önce şehire kayıt olma belgesi getirmem gerekiyormuş, onu aldım. Bu kısmı geçiyorum. Hesabı açtık, her şey postayla gelecek dediler. Her şey postayla geldi ama ayrı ayrı ve aralarında 1 hafta 2 hafta ara ile. Önce şifre geldi, 2 hafta sonra aktivasyon kodu geldi. Bir ay bekledim kart yok. Bankaya geri gittim, işte adreste yanlışlık olmuş tekrar yollayalım dediler. 1 hafta sonra iki ayrı kart geldi. İlk gelen iptal olduğu için bi hafta da diğer kartın şifresini bekledim. Bürokrasi uğraştırıcı olduğu gibi bi sorun yaşadığın zaman halletmesi de o kadar rahat. Her şey belgeli.

Burada herkesin bir sağlık sigortası olmak zorunda. AOK, TK gibi sigorta şirketleri var ve sağlık sigortası yaptırdığın zaman sana kimlik gibi bir kart veriyorlar. Bu kart üzerinden hastane işlemleri giriliyor. Minimum aylık 90 euro gibi bir fiyatı var. Ben AT11 kullanıyorum. Bu gerçekten çok çok iyi bir anlaşma. Bu Almanya ve Türkiye arasında ki bi anlaşma. Türkiye’de ailem üzerinden SGK’ya bağlıyım. Öğrenci olduğum sürece Türkiye’de geçerli olan sigortam burada da geçerli. Normalde sigortan yoksa hastane işlemleri çok pahalı. AT11 sayesinde burada ki bi sigorta şirketine onaylatıyorum ve oradan aldığım belge ile doktora gidebiliyorsun. Şehir içerisinde bi sağlık ocağına kayıt oluyorsun ve buradan gerekli olursa hastaneye yönlendiriyorlar. Şuana kadar bi işlem yapmadım, doktora gitmek için fazla sağlıklıydım 😂. Şaka bir yana hastanede ameliyat olan veya sağlık ocağına küçük rahatsızlıklar için doktora giden arkadaşlarım dil olarak veya ilgi olarak bi sıkıntı yaşamadılar. Buraya gelmeden önce sağlık sistemi o kadar iyi değil gibi söylemlerde yalanlanmış oldu. Aşılama sürecinde sağlık sistemini takip etme imkanım oldu. Burada aşılar için öncelik sırası haziranda kalktı, öncesinde de eğer gün içerisinde randevusuna gelmeyen insanlar olursa gün sonunda gidip aşı olunabiliyordu.

6- ilerde Almanya’da mı yaşamını düşünüyorsun. Neden.

Buna daha karar vermedim. Şuan çalıştığım enstitüyü ve şehri seviyorum ama başka bir ülkede yaşayıp yeni tecrübeler de edinmek istiyorum.

7- Türkiye’ye dönmeyi düşünüyor musun. Neden.

Türkiye’ye şuan için dönmeyi düşünmüyorum ama gelecek ne getirir bilmiyorum. Kültürel ve yemek olarak tabii ki çok özlüyorum. Daha sonra haberlere bakıyorum ve bugün ki her genç gibi gelecek beni endişelendiriyor. Kendi bölümüm için baktığım zaman, en basitinden evrim teorisinin yasak olmadığı bi yerdeyim. Ekonomik olarak kıyasladığım zaman gelişmiş ülkelerde ki refah ister istemez cezbediyor. Market fiyatlarını ‘birim’ üzerinden kıyaslamaya girmiyorum bile. Ah, bu soru böyle böyle gider de çıkamayız.

Tanıtım yazısı paketleri - Su arıtma cihazı - kişisel blog - nakliyat - nakliyat - İstanbul evden eve nakliyat - en iyi evden eve nakliyat